16 Ekim 2020 Terazi Yeni Ay Etkileri; Öncelikler vs. Ötelenenler
“…Yoğurtlu
kızartma yaparken patatesi mahsus az koyuyorum. Haliyle sıkça kabak ve
patlıcan, ara sıra da patates geliyor çatalıma. Her patates buluşumda da
seviniyorum. Bu da bir yerde mutluluk sayılır. Çünkü patatesi çok seviyorum.
İstesem patatesi bol, kabak ve patlıcanı az koyabilirim. Hatta istesem komple
patates bile kızartabilirim. Yağım var, patatesim var. Her şeyim var ama
yapmıyorum. Çünkü çok yapınca bitiremiyorum. Artıyor mutlaka, atmak zorunda
kalıyorum kalanını. İnsan sevdiğini
atmamalı...
Hayatı ve sevdiğim insanları
patatese benzetiyorum. Az olmalılar. Az insan tamam da az hayat ne
diyeceksiniz. O da az insanlı hayat demek işte. İnsan sevdikleriyle arasına
mesafe koymalı demek istemiyorum tabi ama az az yaşamalı her ne yaşanacaksa.
Çok olunca artıyor, dökülüyor sonra.
İnsan sevdiğini dökmemeli. . .
Yıllardır beklediğim bir şey
vardı. Birisi diyelim hadi. Kaç yıldır hiç ses çıkarmadan oturdum köşemde
bekledim. Şimdi o beklediğim ufukta belirir gibi oldu. Şimdilik hala uzak, flu
ve az. Patates gibi. Ben de onun için patates gibi olayım istiyorum o yüzden.
Öyle her fırsatta karşısına çıkmayayım, kabak gibi, patlıcan gibi. İnsan sevdiğini yormamalı… ”-
Ali’m
LİDAR (dökmeden, atmadan, yormadan)
16 Ekim 2020 Tarihinde, TSİ.22.30’da Denge, Uyum, Adalet, Değer, İlişkiler-Evlilik, Sosyal Yaşam, Biz Olgusu, Toplumdaki Rollerimiz, Ortaklık ve Ortak Değerler, ilm-i Siyaset veyahut Diplomatik dil gibi kavramlar üzerinde etkin olan Terazi Burcunda 23°’de, sabit yıldızlardan paran ilişkisine sahip olan haritalar için, yükseliş, başarı, ün gibi talihin zirve noktasına vesile olan spica ve arcturus ile kavuşan, Koç –Mars R (karşıt), Oğlak-Pluto ve Satürn(kare) gibi gök gezginlerinin en zorlu elemanlarından sert bir bakış alan, toprağın, havanın gözünü doyurduğu, suyu dondurduğu, ateşin ısısını harladığı, öncesi zor, ph oranı çok düşük, sonrası tazelik ve ferahlık getirecek güçlü bir Yeni Ay’a merhaba diyeceğiz. Eski ayı uğurlayıp, yenisiyle yola devam edeceğiz.
Ay, yeryüzündekilerin şahitliğini yapan, kaydını tutan, iç âlemimizdeki
hallerimizin müsebbibi, kâh suyumuzu bulandıran, kâh arıtan, nefsimizle alakalı
olan hem kendimizi hep, hem de hiç yerine koyduğumuz, duygusal
dalgalanmalarımızı yöneten, hem iyi beslenmemizi sağlayan hem sağlıksız
beslenmelerimizi kusturan, bazen psikolojik bazen bedene yansıyan
hastalıklarla, “kendine gel ”
sinyali gönderen güçlü bir antendir.
Her yeni ay evresi, doğduğu burç konağındaki etkilere haiz
sinyalleri yeryüzüne ulaştırır. Terazi Burcunda diğer burçlarda seyreden
gezginlerle yaptığı iş birliği, insan ve insanın oluşturduğu sistem-yapılar
üzerinde ne gibi hallerle etkileşim içinde oluruz, bunun resmini oluşturur.
Tabloya baktığımızda çok güçlü toprak – ateş ve hava tonlarının hâkim olduğunu
görüyoruz, kahveler, bejler, hakiler,
siyahlar ve kıyısından azıcık bir mavi, fon kırmızı, kıpkırmızı.
Yeni Ay’ın karşısında gerileyen Mars /Merih (Koç) Kasım
sonuna kadar, tüm ilişki çeşitlerini sınava tabi tutmakta, sadece bireysel mi?
Global bazda da, uzun süredir devam eden ticaret savaşları, ejderhaların dansı,
birikmiş öfke patlaması, anlık gibi görünen planlanmış işlerin sahnelenmesi,
her ülkenin kendine göre olan hesabını açık açık dile getirmesi, asırlık
nefretlerin patlak vermesi, intikam oyunları, yitirilmiş diplomasi dili,
anlayanın olmaması, bir körlük içinde, Terazi’ye atfedilen arabuluculuk,
diplomatik uzlaşı girişimlerinin gündemde olması ama sonuçsuz, yetersiz
kalması. Böyle bir gündemin içinde, bireysel bazda da, negatif birikimi olan
her türlü ilişki patlamaya hazır birer bomba
Hakkını arayanların, kırgınların, içine atanların, birikimleri bol bol boşalacaktır keza eylül
ayından bu yana parça parça birikimleri boşaltıyor olmalıyız, bardağı taşıran
son damla deyimini birebir yaşayanlar çoğalmış olabilir, ama öfkemizi kontrol
altına almak zorundayız. adil olmada
zorluk çekebilir, dengede tutmamız gereken ilişkilerde bir tarafı aksatabilir,
empati denilen duygudan uzaklaşabilir, yükselen ego trendiyle, bize nasihat
edenlere, artık sana ihtiyacım kalmadı nankörlüğüne düşebiliriz bu dönem. Mars
gerilerken, buna utarid-merkür’ün de Akrep Burcundaki gerilemesi eşlik
etmişken, davranışlarımız kaderimizin kalemi olmuşken, bu dönem içinde en fazla
dikkat etmemiz gereken hususlar, bencillik-ego, aşırı özgüvenin getirdiği kibir
gibi zamanı gelince burnumuzu sürttürecek olan duyguların eyleme dökülmüş
hallerine geçit vermemek olacak. Gün sonu raporu denilen bir şey var, gün sonu
raporu çıkmadan kasamızdan şu dönem içinde bu gibi dürtüleri terazinin kefesine
koyup kendimizi şöyle bir vezn etmekte fayda var. Mağdur tarafta isen, ne
görürsen gör, kır kalemi, uzaklaş, sus ve sabret.
Hava unsurunda gerçekleşen ay fazları duygu yoğunluğu fazla
olanlar için akılcılığın daveti, akılcı yönü fazla olanlar için denge adına
duyguların davetidir. Her iki oluşum
içinde dengesizliğin olduğu noktada çeşitli sebeplerle çalkantılı dönemlerin
içinde bulur insan kendini. İletişim- Mantık ve İlişkiler Hava unsurunun
membaından iner yeryüzüne, dönem dönem kendimizi aklın kemal noktasında
görürüz, bazen bile bile ladesler içine girer, bilmeden de olabilir kendimizi
mutsuz edecek iletişimin ilişmeyen, iliştirilemeyen sertliğinde yanlış
ilişkiler içinde buluveririz. Hava unsuruyla etkileşimde olan insanlar,
ilişkilerinden elde ettiği tecrübelerin yazılı olduğu bir hafıza kitabı ile
yürürler, Ateş unsuru güçlü olanlar için tecrübenin kitabı farklıdır, su unsuru
güçlü olanlar için farklı. Suyu duyguları, ateşi davranışları, toprağı ise
endişelerinin sonuçları tecrübelendirir. Her burç mensubu için, sebepler farklı farklı
olsa da, birleştiğimiz nokta aklımızı başımıza getirecek, tecrübelendirecek
önemli bir dönüşümün kapısında olduğumuz ve neye dönüşeceğimizin bizim
irademize bağlı olduğudur. Düşünceleri oluşturan insanın kendisidir,
karakterine yansıtan da bizzat insandır, Balık önce kendisine merhamet etmesini
öğrendiğinde ve uyguladığında, Terazi ise kendisine adil ve nazik olması
gerektiğini öğrendiğinde ve uyguladığında daha sağlıklı bir hayatın içinde
olur.
Ve Öfke, bir duygunun açığa çıkması için mutlaka bir öncesi
vardır, durduk yere öfkelenmek ruh sağlığının bozukluğuna işarettir, sürekli
birilerinden nefret ederek yaşamak, memnuniyetsizlik, şükürsüzlük, olanlara
kör, olmayanlara aç, sürekli daha yükseği, en yükseği, sürekli elde imkânların
üstünde beklentiler, hayaller, insanı sağlıksız bir ruh haline getirir. İlişkilere, iletişime yansır bu hal. Ne
yapsanız doyuramazsınız böyle insanları, kördür gözleri, İstekleri olduğunda da
aynı körlük devam eder, aynı memnuniyetsizlik içinde bu defa başka şeyler için…
Hepimizin bildiği gibi, beklentili yaşamak hayal kırıklığına
davetiye çıkartır, ama ilişkilerimizde elbette
yaşam bir alış-veriştir, koştuğumuz kadar koşulmak, verdiğimiz kadar almak en
doğal hakkımızdır, somut değil sadece, soyut da beklentilerimiz vardır,
verdiğimiz kadar değer görmek gibi, bizimle ağlayanların gülmeye başladığında
ellerle değil bizimle bir önce gülmesini beklemek gibi, bunlar vefa, hatır,
yüce gönüllü insanların alış-verişleridir. Ama işte farklıdır her insan,
farklıdır her birimizin mayasındaki hammadde olan toprak. Kabullenmek gerekir,
hoş görmek, bağışlamak, unutup gitmek gerekir, aynı durumda biz olsaydık,
sürekli verici olan, koruyucu olan, kötü gün dostu olan bir dostumuz olsa, ya da
ilişkide olduğumuz biri, gülmeye başladığımızda ağladığımıza mı koşardık ilk. Evet
ise yoluna vicdan rahatlığıyla devam, hayır ise her insanın cehennemi vicdanıdır,
o ateş büyür büyür kişi anlamasa da ne olduğunu kendisini yakar, kül eder.
Hassastır ilişkiler, tıpkı terazi hassasiyeti gibi, altını
tartarken sarraf, bir hatası ile kendisini zarara sokabilir, fazla tartmıştır
ya da tartı eksik tartmıştır bu defa manevi zarar. Hassastır Terazi’de işareti
olan insanlar, dengeyi bulmak, korumak adına evet çok kararsız kalabilirler,
karışıklığa düşebilirler, hatta dengesizlikler de yapabilirler, birilerinin
aklına ihtiyaç duyabilirler, adil olmak için. Adil olmak, denge ve hassasiyet
nasıl da tamamlıyor birbirini. Hayatımız bir konuluk dizi değil ki, dizilerde
ne çok konu var öyle birbiriyle iç içe geçmiş, bağlantılı, ailemiz, işimiz,
çevremiz, kendimiz, içimizde henüz tanışmadığımız, keşfetmediğimiz ne çok duygu
durağı var öyle dengemizi sarsan, ayarımızı bozan. Zaman akıp giderken, içinde
bir saman çöpü biz, nerelere nerelere uğruyor yolumuz öyle, pek çok duygu
durağı var, alınacak pek çok ders, edinecek pek çok tecrübe var. Hassasiyetin en üst seviyede arttığı şu dönem
içinde, özellikle ilişkilere, ilişki kurma şeklimize, ilişkilerden
beklentilerimize yönelik bakış açımızda değişime girmiş bulunmaktayız. Hiç kimse,
kimsenin kimsesi değildir. Severiz, sayarız, yardımcı oluruz, ama kimse kimse
için ölmez, ölmemeli de. İlişkilerimizde terazimizi doğru kullanmayı
öğreneceğiz. Ne değerinden çok tartıp kendimizi zarara uğratacağız, ne de
değerinden düşük tartıp adaletsizlik ederek vicdan ateşine düşeceğiz.
Pek çoğumuz için payımıza düşen hepimize özel olan dünyevi
kader haritamızın dışında, yeni ay etkisiyle, Merkür’ün akrep burcunda
gerilerken ortaya çıkardığı mezar eşiciliği, derinlere dalmaca, kuyulara inme, muhasebe
yapma, en kaotik durumlarla yüzleşme etkisiyle, Satürn ve Pluto’nun Oğlak
burcundaki ciddiyeti, soğukkanlı ve mantıklı, duygulara toprak attıran inşaat
malzemesiyle, bu yeni ay pek çoğumuz için yüreklerimizde geniş kabirler kazıp
tecrübe edindiğimiz, ders aldığımız, ağır duygusallığı rafa kaldırıp, gözümüzün
önüne bakmak için, aşk, evlilik, dostluk vb. yama tutmayan ilişkilerimizi
gömeceğimizi göstermekte.
"İnsan, insanın hem beşiği hem de mezarıdır."
Altın-sarraf demişken; ilişkilerde değerli hissedemeyen taraf
olmanız, değersiz olduğunuz anlamına gelmez, henüz değerinizi bilecek, pahanızı
biçecek sarrafına denk gelmemişsinizdir daha, öyle ya altın her zaman altındır,
her devirde değerlidir, değeri hiç düşmeyen bir metadır, bugün değer görmemiş
olmanız, yarınlarda da olmayacak anlamına gelmez, siz altınsanız, kendinizi
teneke olarak görmekten vazgeçerseniz, altın olduğunuzu kendi elinizle örtmez,
gereksiz bir mütevazılığa kapılmaz, semt pazarlarının, piyasaların, suret tezgâhına
düşmezseniz, sabredin hele sarrafınız sizi bulur, sultanlık tacını başınıza
kondurur. (çok teşekkür ederim el aziz…)
Birazcık da mavilere uğrayalım, gökyüzü sakinlerinden Neptün
ve Venüs arasında karşıtlık görmekteyiz, Balık/Başak aksındaki bu karşıtlık,
Yay/İkizler aksında devrini süren Ay düğümleri ile gökyüzünde birkaç orb ile değişken
dikdörtgen açı ilişkisine girmiş. Neptün körlük demek, aldanmak demek, hayal kırıklığı,
yanılmak, inanmaktan ziyade, inanmayı istemek, sevginin en ilahi olanı,
vurgunları yiye yiye beşerden, o beşerlerin de sahibi olana sığınmak demek,
fakat kimi için de ilahi olana küsmek, sırt çevirmek, kendisini var edenden
uzaklaşmak, biraz naz makamına doğru kaymak demek. Derin hayal kırıklığı
yaşayan, içindeki sevgi bahçesi tarumar olanlar var, isabet eylemiş ise ki
eylemiş, beşeri aşk, beşeri ilişkilerin verdiği hasarları yaratana atfedip küsmek
olur mu hiç, beşerine irade vermiş, sorumlu kılmış, istese şöyle yapardı, böyle
yapardı demek de neyin nesi, yaradan bizim emir erimiz, postacımız, hizmetçimiz
mi?
Hızla irtifa kaybedenler varsa şu dönem, endişe yok, gök gezginlerinin
duyguları, sevgi bağını, himaye eden iki elemanı Neptün ve Venüs birbirine
karşıt durup, ay düğümleri gibi külli kaderin temsilcisi olan nokta ile
değişken bir dikdörtgen oluşturmuş ise, derinlerde, en en dipte bizi bekleyen,
alıp gün yüzüne çıkarmamız gereken bir şey var demektir. Sebepsiz olur mu hiç? Flu
gibi hatta Flu idi her şey, Neptün’ün sisi dağıldı, her şey net, çok net.
“Onun yıldızı artık bizim göğümüze ait değil”
Adrese Teslim Not: Hadi “my yellow crocus” gelelim kendimize
e mi. Yaradanın şahsıma lütfettiği ne kadar yetenek, kudret, güzellik var ise
hepsi en dibe indiğimde açığa çıkmıştı. Zirve bizim, hadi pik yapalım: ) çer
çöp etmeyelim lütfunu, şükrümüzü artıralım.
“Baḫtumuñ şāmın ṣabāḥu’l-ḫayr
ḳıl
Ṭāli‘üm necmin sa‘ādet-seyr ḳıl” Vamık u Azra
Velhasıl-ı kelâm; Sözü Özü, Oğlak ve Koç burcundan sert darbeler alan yeni ay, Terazi burcuna özgü, hakkını aramak, adalete ihtiyaç duymak, ilişkilerde anlayış beklemek, değerli olduğunu hissetmek, sürüncemede olan, belirsizliğini koruyan sabrın sonuna denk gelen adı bir türlü konulmayan, konulamayan bağlar için, netliğin beklendiği, Mars ve Merkür’ün gerilemesiyle, birikmiş öfkelerinin kontrolden çıkmaya müsait olduğu bir temel atmış dünyaya. Onun ettiği, bunun ettiği, onun yapmadığı, bunun anlamadığı derken derken kendi yaşam ateşimizi söndürüyoruz, sen bunları biriktirip, bir köşeye çekilip, üzülürken muhatapların gününü gün etmekte. Bu Yeni Ay’ın sert darbelerinden nasibini almış isen, senin göğünü etkisine almış, senin payına bunlar düşmüş ise, e sevinsene, kalksana ayağa. Ne vakit dünyada işlerin birbirimizle olan münasebetimizle yürüdüğünü, kaderimizin dahi birbirimizle olan yaşadıklarımızla, birbirimizden edindiğimiz tecrübelerle şekillendiğini anlarız işte o vakit, her tecrübe için şükran duyarız.
Film burada bitmiyor,
yaşadığımız dünya casting, asıl film bütün saadetlerin mümkün olduğu o yerde,
burada kör olan orada da kördür diye bir söz var büyük adamlar etmiş bu sözü,
kafasını, yüreğini yoran kainatı kitaptan değil, keşfi seyir ile okuyan insanlar
etmiş, olanla-olmamışla kafa patlatacağına, kendin için patlat o kafayı,
önceliğin kendinsin, ötelediğin kendinmiş meğer, görüvermişsin, körlüğü bırak
bu hali yaşayanlaradır bu sözüm, ve bu hal ile yeni yeni yüzleşenleredir. Çok
azız ama bilirim hani, okuyup bu satırları, bencilliğin zirvesinde olup,
önceliği her zaman kendi olmuş ve bunu saygısızca, dengesizce, kolay harcayarak
sevdiklerini, kendinden başkasını zerre düşünmeyenler üzerine alınmasın. Onları
da gördük… Onlardan sıra nihayet bize geldi : ) Dengeli öncelik nasıl olur
öğretelim bi.
Mars Koç burcunda, Merkür Akrep’te gerilerken, terazi yeni
ayı ile start verilecek en iyi şey, sağlıksız düşüncelerden, çevrelerden,
alışkanlıklardan kurtulmak olabilir pekâlâ, Hızın içindeyken, hayatlarımız
engelli bir maratonken, kalabalık bir koşu içinde biraz nefes versen o hızla
arkandan gelenlerin üzerine basıp geçeceği, ezileceğin bir dünyada, o koşuya katılmadan,
seyirci de olabilirsin, koşunun içinde çoğu şeyi fark edemez, göremezsin,
koşarsın sadece düşmemek için ve maalesef varılacak menzil ölümdür, nereye
ulaşırsan ulaş öldüğün an finiştir, mars gerilemesi,- biraz soluklan yiğidim -diyebilir, seyirci ol, seyret diyebilir.
Benim yaptığım gibi; seyreyle güzel
kudret i Teâlâ neler eyler canan canan.
Bunca şey yazmış olsam da ki, eksiktir hala, hepimiz çocuğuz,
kimlikteki sayılar, yüzdeki çizgiler, elde beliren damarlar, mevkiler,
makamlar, hangi şartlarda yaşarsa yaşasın, hangi maharete sahip olursa olsun,
önünde düğmeler iliklenirse iliklensin, yanında korkudan kimi zaman saygıdan
tir tir titrenirse titresin, hangi hatanın, günahın içinde boğuşursa boğuşsun,
çocuktur önce benim için her insan. Yara da alacağız elbet, günah da olacak bol
bol, kalp de kıracağız, kırılacağız da, öfkeleneceğiz, susacağız, hata
yapacağız, düşeceğiz, kalkacağız, aykırı hallerin içinde kendimizi bulacağız,
çocuğuz işte, öyle böyle bu dünyadan geçip gideceğiz. Şu yazdıklarımın hepsi
oyunlarımızdan ibaret, birbirimizle oynarken bazen hileye başvurmalarımız,
bazen safça dürüst oluşlarımız, yalanlarımız, ezmelerimiz, ezilmelerimiz,
oyundan ibaret hepsi, gelmişsen dünyaya, dâhilsin oyuna, kaçış var mı yok işte,
yıldızlar, bu mavi gök, oyunumuza eşlik eden arkadaşlarımız, çoğu zaman oyun
kurucular, e işte şimdi yeni ay sahnesinde yukarıda yazdığım oyunların
içindeyiz, hayat bir oyun ama hayatlarımız oyuncak değil, oynayalım bakalım ama
ne kendimizi oyuncak ettirelim ne de diğerlerini oyuncak…
Maestro yolla oradan bir Melike Demirağ- Arkadaş…
Hoşça kal Arkadaşım, Hoşça Kal Ege’m… (sense8 -1 sense7)
Şekillenirken balçığımız, Pişerken toprağımız Hayırlı Yeni Ay’lar
Sevgimle kalın e’mi
Elif Hece Öztürk
14 Ekim 2020-
İskele’den bildirsem: )
Not: Yazımıza görsellik katan; Oğlum Azur Asmani'dir.
(12) YORUMLAR ( Yorum Ekle )
Gönderen: ilirya sevenSEVMEK - Oyy benim adı güzel, kendi güzel Elif'im Hece'm Gugufçem geçmiş olsun...Allahım korusun...
27 Ekim 2020, Salı, 12:15
Gönderen: ilirya seven
SEVMEK - Oooh nihayet böyle olur balıkların dönüşü,o mavi gözlere maşAllah,
27 Ekim 2020, Salı, 12:02
Gönderen: ceylan ablan
Ve aleyküm selam, - Şarkılar seni söyler dillerde name adın...hep birbirimize soruyorduk, elif yazmaya başladımı diye..)Sonra kalbin 10 gündür bak sitesine diyordu ama bugune nasipmiş...sefa geldin.
25 Ekim 2020, Pazar, 15:41
Gönderen: Elif Hece Öztürk
Oğlum Azur:) - Görseldeki şirinlik, oğlum Azur Asmani:)bundan sonra Azur'da bize eşlik edecek. Berzah yoldaşım o.
25 Ekim 2020, Pazar, 13:02
Gönderen: Akrep sitesinden
Konu başlığındaki kedi resmi:) - Kediler özel bir varlıkmış, hangi hayvan özel değil ki.. Ama kedi bambaşka bir varlık sanırım.
Bu arada günaydın mehl^ka Hanım;)
25 Ekim 2020, Pazar, 02:43
Gönderen: Elif Hece Öztürk
bi ismi Allah dedik:) - bihamdillah ki bî nâm u nişanız âdımız yoktur
dil-i viranemizden özge bir abadımız yoktur
ezelden mazhar-ı ışkız bizim icadımız yoktur
elemler cümle bizdendir anâ isnadımız yoktur
belâ dildendir ol dildâr elinden dadımız yoktur
gönüldendir şikâyet kimseden feryadımız yoktur...
Divane Mehmet Çelebi
Gönül bir tezgah, çıraklığımız var, ustalığımız da, birbirimizle olan münasebetimizle dokunuyor burada nice şahsiyet örtümüz, kimimiz allar yeşiller, kimimiz karalar. yoktur şikayet, çektiğimiz gönüldendir:))
herkese selamlar:)
20 Ekim 2020, Salı, 10:17
Gönderen: Anelya
Maaşallah - Yaa gerçekten çok mutluyum tekrar yazmaya başladığınız için. Tam ne oluyor bana diyorum ki cevabım geliyor yazılarınızda.
19 Ekim 2020, Pazartesi, 21:54
Gönderen: Akrep sitesinden
Madalyonun iki yüzü - Hislerimde hiç yanılmam. Bunları yazarken bundan yola çıkıyorum. İnsanlar tespitlerinde bazı insanları ana tema yapıyor. Yani onu o kadar iyi tanıyor ve bir o kadar tanımıyor. Terazi burcu deyince aklıma iki kefe gelir benim. Madalyonun iki yüzü vardır ya. Karşı olduğum şey, hep onun kara yüzünden bakılması evet..
19 Ekim 2020, Pazartesi, 15:51
Gönderen: zeynep
Yeniay gül terazisi olsun :) - "Ben bugün pirime vardım
Pirin cemali güldür gül
Oturmuş tahtı mekana
Tahtı revanı güldür gül
Gülden terazi tutarlar
Gülü gül ile tartarlar
Gül alır gül satarlar
Çarşı pazarı güldür gül
Gülden degirmeni döner
Onun ile gül döverler
Akar arkı döner çarkı
Bendi pınarı güldür gül
Ak gül ile kırmızı gül
Çift yetişmiş bir bahçede
Bakışları hare karşı
Har-ı ezharı güldür gül
Gel ha gel Seyyid Nesimi
Hak nefesi güldür gülün
Şu öten garip bülbülün
Derdi figanı güldür gül"
18 Ekim 2020, Pazar, 20:16
Gönderen: V
Iyi ki varsiniz! - Yine isik oldunuz bize. Çok tesekkurler Burçtaşım.
16 Ekim 2020, Cuma, 15:50
Gönderen: selin
dönüşün - muhteşemmm
14 Ekim 2020, Çarşamba, 19:36
Gönderen: İlknur Nalân
Balık önce kendisine merhamet etmesi gerektiğini öğrendiğinde. - Mağdur tarafta isen, ne görürsen gör, kır kalemi, uzaklaş, sus ve sabret.Ellerine emeğine yüreğine sağlık özüde sözleride kendide yüreğide ilmide yetenegide edebide güzelim hayran kaldığım gurban olduğum.
14 Ekim 2020, Çarşamba, 16:00