6 Mart 2019 Balık Burcunda Yeni Ay; Hep Böyle Kal
ben seni biz
daha karşılaşmadan sevmiştim
gülme lütfen şurada ciddi bir şey söylüyorum
ben seni parklarda şarap içerken sevmiştim
ben seni sen daha önlüklü bir çocukken
ben seni sen daha adımı bile bilmezken
ben seni sevmeyi ilk öğrendiğimde sevmiştim
cüretkarlığım bundan işte daha önce de cüret etmiştim
ben bunların hepsini çok önceden yaşamıştım
otlar toplamıştım sana saksına fesleğenler ekmiştim
bakma lütfen şurada bir şey itiraf ediyorum
ben senin melek olduğunu görmeden de anlamıştım
seninle öğrendim ben melekler nasıl sevilir
seninle öğrendim evet ağzı dolusu küfür etmeyi
yoktu haberin doğru ama bunun ne önemi var
ben senin gözlerini görmeden ezberlemiştim.. -Ali'm Lidar
6 Mart 2019 Tarihinde TSİ. 19.03’de Balık Burcu 15’de iki
malefik göksel gezginin tam ortasında (Oğlak Satürn/Zuhal – Boğa- Mars/Merih), kolektif
bilinç havuzunun, sezgiler, rüyalar, ilhamlar, ilahi aşk, maneviyat, ruhsal
iyileşmelerden sorumlu Neptün ile kavuşumlu, Toprak ve Su unsurunun aktif
olduğu bir Yeni Ay cereyan edecektir. Akrep akarsular, göller, su birikintileri,
Yengeç sahil, göl kıyısı, suya yakın yerler, Balık ise tüm suların sonunda birleştiği
deniz, umman. (Su+Bilinç)
Her mevsimin, her ayın kendine özgü doğada bulunan dört
unsuru harekete geçiren özelliği vardır. Her şeyin bir bilinci vardır, her
şeyin bir görevi, sistem içinde bir yeri vardır. Göklerde 12 burç konağı var
eden, her burç konağına bir göksel gezgini vekil tayin eden, her vekilin hakkın
bir sıfatını, esmasını yüklendiği, gökle yer arasında varlık bulmuşların üzerinde
kendinden kendini seyredenin, insanoğlunun üzerinde 7 yol inşa ettiği, bu 7 yol
ile sistem içinde kime hangi yol isabet etmişse o isabete göre fiiller
işlediği, kendini tamamladığı, gösterdiği, kendine şahitlik ettiği bu rüya âlemi
içinde, Güneş ve Ay’ın şaşmayan bir yörüngede birbiriyle kavuştuğu, birleştiği,
yeni bir Ay’ı doğurduğu, doğum hangi burç konağında ise o burca haiz bilinç ve
esmaya uygun fiillerin yeryüzüne ulaştığı, insanların beyin kapasitesine,
idrakine, dünya ile olan münasebetine göre bu yeryüzüne ulaşan bilinçten nasibi
kadarını aldığı, yeryüzünde iş ve oluşların tesadüfen değil tam bir sistem
içinde yürüdüğü, hakikate erince hayretin ve hayranlığın arttığı bu muhteşem
ustalığın mimarı olan Hâk Teâla’nın, bizler için adına zaman dediğimiz ruhun
yolculuğu ile var olan sistemde, bu yeni ay ile Balık Bilincinin içine dâhil
olmuş konularda bir uyanış deneyimleyeceğiz. Bilinç denizimizde yüzerken,
sandalın yani güneş burcun bineğin ne olursa olsun, dünya ile olan münasebete
göre nasibimizi alacağız. Artı da olur eksi de, ikisi de bir aslında da, neyse.
“Bilenler vech‐i cânânı bu cism ü cânı neylerler,
Görünse şemsin envârı meh‐i tâbânı neylerler.”
Bilenler cânânın yüzünü bu beden ve cânı neylerler,
Görünse Güneş’in nurları parlayan Ay’ı neylerler.
Hakkın vechini gören kulda karar kalmaz. O daim onun
seyri için hakka yalvarır ve ancak onun seyrinden zevk alır. Kamil insan bir
kez hakkı buldu mu suret olan bu dünyayı gözünden siler. Daim hakkı arzu eder
ve onun tecellilerini izler. Bu beden ve canın özü canandır. Onu bulan bu et
parçası ve kemik ve kandan olan bedeni ne eylesin. Güneşin nurlarından maksat
zattır. Ay Muhammedi zatı ilahiyenin yansıması olan sıfatı ilahiyenin
mazharıdır. Kemalat sıfatlarda değil zattadır.
Şimdi yazacağım satırlar, Balık Bilincinin ne olduğuna
dairdir, Sadece Burcu Balık olanlar için değildir, evet Balıklar daha yakındır,
daha bir içindedir bu bilincin ama seçimler, yönelimler, isabet eden başka
etmenler ile güneş burcu ne olursa olsun etrafınızda bu bilinçte olanlar
vardır. Bir şeye sahip olmak, bir özellik ile donatılmış olmak, son nefese
kadar o şekilde kalacağın anlamına gelmez, insan bu geçecek halden hale, her
mevsimin her ayın ayrı ayrı halleri var, yansımaları bir karakteri, niteliği
var, yazın hiç yağar mı kar, yaz yazlığını bilir, kış kışlığını, işte hangi hal
içine girsek de, hangi şartlarda kalsak da, hangi zorluk çıksa da, denensen de
marifet donatıldığın güzelliklere sahip çıkmakta, korumak için çaba vermekte,
insan değerli olanı alır korumaya,
Balık, insanların hissedişlerini, duygusal travmalarını, yaralarını gören, bilen, ne kadar sorun ve sorunlu tipler var ise hepsini kendine çeken, yara sahibinden daha çok yaranın sızısını hisseden tuhaf bir bilinç. İsterse bu elbiseyi çıkartıp, bambaşka bir hale girebilen, şekil değiştirebilen, bunu kolaylıkla yapabilen, sırtlandığı dünyayı omuzlarından bir anda, yaşadığı derin bir hayal kırıklığı neticesi indirebilen, dönüp arkasına bile bakmayan, hafızasından silebilen, kendini aşmak için türlü türlü haller deneyimleyen, hiçbir şeyi put edinmezken, tapınıcı olmazken, çoğunun taptığına tapmadığı için tutunamadığından, asıl sanal olan dünyevi hayattan kaçışlar adına değişik bağımlılıklar, hobiler geliştirebilen, bir o kadar da bağlanmakla ilgili sorunları olabilen, sınır tanımayan, baskıya hiç gelemeyen, sessiz sessi suyun en karanlık tarafında yüzüp, bir süre büyük bir kayanın arkasına gizlenip, yokluğuyla insanları terbiye edebilen, pasif intikamlar konusunda uzman, muazzam bir bilinç. Hiç kuşkusuz kendine özgü bir merhameti olan, itilmiş-kakılmış-dışlanmış, ötekileştirilmiş, ezilmiş-horlanmış, acı çeken, derin yaralara sahip olan, kendisiyle savaşı olan, bir köşede unutulmuş, değeri bilinmemiş, kıymet verilmemiş, el uzatanı olmamış, hali hatırı sorulmamış insanların derdine düşen, bağrına basan, kişisel hatalarından ya da kaderden başına türlü türlü haller gelmiş olanlara sığınak olabilen, sorgulamayan, yargılamayan, utandırmayan, sevgisiyle, ilgisiyle, hoş görüsüyle insana insan olduğunu, hatasız olunmayacağını, günahsız hele kulun kul olamayacağını davranışları ile anlatabilen bir bilinç.
Ne kadar insan var ise, ne kadar
insana özgü haller var ise, ne kadar çirkin addedilen ve güzel addedilen
vasıflar var ise, ne kadar karakteristik özellik var ise, ne kadar günah çeşidi
ve ne kadar insana özgü kendisine verilmiş fıtrattan ileri gelen, hem imtihanı
hem de mükâfatı olabilen tepkileri var ise hepsi ama hepsi işte bu balık
bilincinin, o tüm suların akıp birleştiği ummanın sakini, ev sahibi balığın içinde
toplanmıştır. Empati denilen vasıf bu yüzden Balık bilincinde en yüksek
oktavdadır,
Evet, Balıklar sizi iyi anlar, konuşmanıza gerek yok,
bakışlarınızdan okur sizi, bir kitap gibi, sayfa sayfa okur, sayfalarınızı çevirirken
dahi hissettirmez, rahatsız olmanızı istemez ve yormadan size anlatabilir sizi.
Kırmadan, sizi üzmeden, inkâr ettiğiniz, üzerini örttüğünüz, vicdanınızı
sızlatan, uykunuzu kaçıran, huzursuzluğunuzun kaynağı olan ne varsa bir iğne ile
gönül toprağınızı kazarak değil, sadece ve sadece elinde bir dikensiz gül
dalıyla, gönül kitabınıza, toprağınıza hürmetle, yumuşacık, kazıldığını size
hiç hissettirmeden bu kaynağa ulaşır, bırakmaz orada sizi, ruhunuz huzura
erinceye, kendinizi ve diğerlerini affedinceye, yeniden doğuncaya dek bırakmaz
sizi. Bırakmaz demişken Sülük gibi yapışmaz, yaptığı çok mühim bir şeymiş gibi
sizin üzerinizde minnet duymanızı gerektirecek bir hale sokmaz, beklemez bir
şey, teşekkür dahi gerekmez, sizin doğumunuz onun için zaten bir hediyedir ona,
O yaptığı her şeyi Hâk için yapar, yaptığı her işte, aldığı
her nefeste, attığı her adımda, yazdığı ve konuştuğu her kelamda Hakk’ı
gözetir. Balığın bilincinde Hak’tan özge
hiçbir şey yoktur, her zerre Hak’tır amma, Hakk’ın zatı dışında her şey yok
olucudur, fanidir, baki olan tek Hak’tır, Yapılan işler ona dönecektir, onda
birlenecektir, onda yok olacaktır Balık, tüm gayesi bunun içindir, beka billah
ile fenafillah arasında hem ikisi olup hem ikisinden ayrılık noktasında, hem
hiçliğe ermek, hem de sevdiğinin katında sevdiğiyle bir olmak, sevdiğinde baki
olmak yolunun yolcusudur Balık. Varır mı menzile, erişir mi fenafillaha
bilinmez, bir süre sonra onun da bir ehemmiyeti kalmaz.
Fena ve beka kavramını anlamak için, Vuslat adlı dizideki
Abdullah Efendi ve Salih Baba karakteri üzerinde tefekkür ederseniz
anlaşılacaktır en netiyle. Biri Fenafillah makamında diğeri bekabillah. İkisi
de Balık bilincinin yansımasıdır.
Bazen ondan beklenmeyen, umulmadık davranışlar gösterir, bazen hiç
beklemediğiniz bir tepki ile karşılaşırsınız, bazen topluma ters düşen haller
içinde görürsünüz, bazen kınanır, bazen taşlanır, çokça dile düşer, çokça dedikodusu
yapılır, hepsi bir amaç içindir, dışarıdan
anlaşılması zordur, zahirde görünen ile insanlara ayna olur, nasıl düşüldüğü
değil, nasıl çıkılacağını gösterir, o Hakk’ın gönüllü fedaisidir, günah keçisi olur, kurban edilir, şehid olur,
neden demez, yapana kızmaz, kin tutmaz, zira yaptıranı bilir ve niçin bu hale
düştüğünü de iyi bilir. Hayrın rehavetine kapılmaz, şerde isyan bayrağı açmaz,
zül celali vel ikram’dır esması, ikisi de birdir ikisi de ikramdır zatına,
sevilmese hiç, sevdiği muhatap alır
mıydı? Almaz, Muhabbet duyduğunun muhataplığıdır her ikisi de, bilir sevdiğinin
ne kadar merhametli olduğunu, ondan yüz çevirmez, ona şikâyette bulunmaz…
Teslimiyettir Balık Bilinci, doğuştan gelir bu teslimiyet ve
hayatında olan iniş-çıkışlar, olmuşlar olmamışlar hiç de öyle takılı kalacağı
şeyler değildir. Hz. İbrahim’in ateşe atıldığı yerde odun parçalarının Balığa
dönüşmesi, Ateşin Su olması ve “Hasbinallahu ve nimel vekil” duası batınında Balık
ve Teslimiyetin izahatıdır..
İşte böyle haller içinde yüzer deryasında Balık…
Buraya kadar dayanabilip geldin ise, uhreviden dönelim
dünyevi meselelere, ikisini dengelemezsek terazi yalpalıyor. Amentü Esasları da
bir bilinç,
Balık Yeni ayında, İletişim, Ticaret, Seyahatler, Hayatı kolaylaştıran
aletler, düşünce kapasitemiz, becerilerimiz üzerinde etkin olan Merkür/Utarit
gerilemeye geçecek, Uranüs yeniden Boğa Burcuna geçiş yapacak ve 2026 senesine
kadar burada konaklayacak. Balıkta seyreden kendi burcunda tüm sahip olduğu
özellikleri rahatça sergileyen Neptün ile güneş ve ay kavuşuma geçecek, Oğlak
burcunda yine kendi burcunda seyreden Satürn/Zuhal bu kavuşuma olumlu destek
verip, yine Boğa Burcunda zararlı ama aldığı etkilerle şerden doğan hayrı
taşıyan Mars/Merih, Zuhal ile toprak üçgeni yapacak, yeni Ay ile olumlu bir
bakış açısına geçecek. Gökyüzünde bir dengeleme, su ve toprak iki dost unsurunun
işbirliğini görmekteyiz. Toprak ve Su burçları olanlar için dünya ile olan
münasebetleri, meyilleri derecesinde, gökyüzündeki konum gayet olumlu
görünmekte, gerçi bakış açısına göre değişiyor, insanız aceleci ve nankörüz ve
kendimize karşı alabildiğine zalimiz, çoğu zaman olumlu şeyleri
göremeyebiliyoruz, olumsuz olanlarda hemen bir heyecana kapılıyor, teslim olup
beklemek yerine işi iyice sarpa sardırıyor, kendi elimizle gelecek hayra engel
olabiliyoruz. Valla röntgene baktım hayat güzel devam ediyor: ) bana gelme, şikâyet
ile gelme, zamanında kıymetini bilmeyip elinden gidince ağlaya zırlaya gelme
diyor gökyüzü: )
Neptün hayallerimizi, rüyalarımızı, içimizdeki manevi gücü,
aldığımız ve verdiğimiz ilhamları, esin kaynaklarını, belirsiz durumları yönetir,
Yeni ay etkisi ve diğer göksel gezginlerle kurduğu kontak, belirsizlik içeren
durumlarda bir netleşme halini deneyimleyeceğimizi söylüyor. Uzun süren bir
dava, belli belirsiz olan bir hakediş, henüz onaylanmamış bir iş bağlantısı,
engelleri olan ikide bir kapıdan geri çevrilen projelerimiz, uzun zamandır
başlamayı düşündüğümüz herhangi bir konuda bir türlü karar veremeyip beklediğimiz
konularda hızlandırma gibi düşünceye etki eden tesirleri taşıyor. Balıktan
geriye giden Merkür bu kararlar adına olumsuzluk değil bu defa olumlu etkiler
veriyor, Merkür balıkta gerilerken daha güçlüdür, normal seyirdeki Merkür balıkta
dağınıklık yapar, boş vermişlik tembellik yapar, ama geriye giden Merkür balığı
harekete geçirir, balık bilincinin artı taraflarını ortaya çıkarır, buna ters enerji veyahut zıtlığın birliği
denir.
Oğlak Satürn ve Boğa Mars arasında denge kuran yeni Ay Neptün
kavuşumu, perdelerin çekilmesi, sınırların ortadan kalkması demektir. Bilinçaltımızda
yuvalanmış kötümser, zehirli, kaygılı, endişeli düşüncelerimizi ortadan kaldıracak,
bizi ruhen rahatlatacak gelişmelerle, bakış açımızı bambaşka hale geçirecek
demektir. Acele etme, Boğa Mars ana tema budur, insan çoğu şeyi acelesinden mahvediyor
değil mi, oğlak Satürn’de destek vermiş, biraz agah ol, ağır kamil ol, Neptün+balık
yeni ay ile teslim ol, akışa bırak, suyun gücü akışa olan teslimiyetten ileri
gelir ya hani, hayatında her ne varsa olumsuz korkulu bekleyişli, düzensiz,
belirsiz akışa bırak mesajı veriyor. Zira her şeyi karmakarışık hale
getirebilirsin, arkana yaslan kahveni eline al, biraz şu karmaşadan uzak dur,
kendini bir dinle, kendini bir seyreyle, sorunlu olan alanlarda göremediğin
birtakım şeyler olabilir hani gözünden kaçmış olan, karmakarışık görünen şeyin
çözümü aslında çok basit, onu gör diyor.
Velhâsıl-ı kelâm; Sözün Özü; bu yazıda çok değindim gerçi, her
birimizin dünya ile olan münasebetiyle, dünyasının içine dahil ettikleriyle
etkilendiği-etkileneceği bir Yeni Ay, bilinç çözülmesini yaşayacağız yine bol
bol, sadece beden ağrımaz sızlamaz, ruh da sızlar, acı çeker, bedenin sızısına
bir ağrı kesici alırsın şıp diye keser de ruh acısının ağrı kesicisi sadece
sevgidir, sevgiyle dokunan bir el, sevgiyle edilen bir kelam. Bazen dışarıdan
gelir ruhun şifası olan sevgi eli, bazen bizzat insanın kendisidir ruhunu
şifalandıracak el, Manevi hayatımız, o görünmeyen ama hissedilen iç âlemimizde,
ruhumuzun da, bilince attığımız zehirlerin de şifası mevcut. Biraz dış seslere
kulak vermeyi bırakıp, iç sesimizi duymanın zamanıdır sanıırm. Sızlanırız, şikâyet
ederiz, derd ile hemhal oluruz ama iyileşmek, düzelmek için bir adım bile
atmayız, atamayız, olan olmayan yaşantımızda her ne ise giden her ne ise,
değişen her ne ise, beklenmeyen bir anda olan ve bir anda hayatı alt üst eden
her ne ise, sızlanmak yerine, ayaklarımızı yere sağlam basıp, kendimize eziyet
olmayı bırakıp, hayata ve yolculuğa yeniden başlamanın zamanı sanırım.
Yaralarımız, kimliğimizi oluşturan yapı taşlarıdır, birey
olma yolculuğunda yaralarımız eklenir kimliğimize, derdi derman olur çoğu zaman
insana, yaralarınızla barışın, yaralarınızı sevin, bir kusur olarak görmeyin,
tebessüm ederek izine bakın, ne de güzel yaşamışım öyle, yaşamasam yaralanmazdım,
iyi ki yaralanmışım deyiverin. O yaralar değil mi bugünün huzuruna sebep. Öyle
ya bir Derya, bir Ahmed kolay kolay olunmuyor ha bir de Elif: ) Başağım ve Akrebim
çok çok teşekkür ederim, ruhumun yolculuğunda yoldaşım oldunuz.
Evet geldik bir yazımızın daha sonuna, Bugün benim doğum
günüm, biyografimi dolduran her şeyden razıyımdır, bu yaşıma kadar hayatıma
dahil olmuş, girmiş, çıkmış, kalmış, gitmiş ezcümleye teşekkür ederim,
hepsinden razıyımdır. Yaşadığım hayattan, başıma gelen ve bekleyip de gelemeyen
her şeyden razıyımdır. Beni var edenden razıyımdır… Haklarını helal etsinler,
benim hakkım helaldir rahat etsinler: )
Sevgimle Kalın e’mi
Elif Hece ÖZTÜRK
5 Mart 2019- Ankara
* Niyazi Mısri şerhi için Sevgili Can Özdalgıçlar’a
teşekkürlerimizle. *
Anneciğim; Hep böyle kaldım ve hep de böyle kalacağım sanırım ..Teşekkür ederim bana rahiym olduğun, esirgediğin, koruduğun, beslediğin, büyüttüğün ve insan sırasına kattığın için...
(4) YORUMLAR ( Yorum Ekle )
Gönderen: ilirya sevenYükselen balık - Can özüm doğum günün kutlu, mutlu olsun.Çokkkk yaşa... o ne güzel yazı desem az gelir, her harfine yüreğini sermişssin ya...
14 Mart 2019, Perşembe, 10:41
Gönderen: Zeyneb Ayşe
- Buruk, hüzün dolu satırlar arkasındaki derinlik... Rabbim bizi hayra eriştir! - amin-
Emeklerinize sağlık. Allah ilminizi artırsın.
6 Mart 2019, Çarşamba, 01:27
Gönderen: Nur
❤ - O kadar çok hakkın var ki bende, bizde; senin ve anneciğinin. Satır satır su dolu gönlüne, yaşına binlerce teşekkürler...
5 Mart 2019, Salı, 15:20
Gönderen: Nalan
Sen Hep Böyle Kal. - Sen hep böyle kal
Böyle kal ki dünya utansın önünde, övünsün seninle
Sen hep böyle kal
Ne kadar büyütsen de, kimleri sevsen de, nereye gitsen de
Sen hep böyle kal
Hep böyle kal, sakın hiç kirlenme, sakın hiç kirlenme.Hangi paragrafını kopyalayıp yazayım hepsi birbirinden kıymetli değerli.Ozude sozleride kendide yuregide ilmide yetenegide edebide güzelim.Ellerine emeğine yüreğine sağlık.
5 Mart 2019, Salı, 14:55