5 Ekim 2017 Koç Burcunda Dolunay; Yetinmeyi Bilir misin?
İnsan, başka
beklentileri karşılanmadığında var olan mutlulukları da yok edebilen bir
hayvandır. Bir şeyler olur. Başlangıçta her şey güzel de gidiyordur. Ama
yetinmezsin. Yetinemezsin çünkü yetinmek senin hayvansı doğana aykırıdır. Hep
bir fazlasını istersin. Ve bir yerden sonra karşındakinin veremeyeceği şeyleri
istemeye başlarsın. Doğal olarak karşındaki veremeyeceği şeyleri veremez. Sonra
sen durumun yarattığı hırçınlıkla istediğin şeyden vazgeçmek yerine dehşet
verici bir bencillikle ısrarını sürdürürsün.
Sonuç : Daha önce elde ettiğin küçük mutlulukları da kaybedip yalnızlığa
gömülür ve Orhan Gencebay'a sığınırsın..
-Ali’m Lidar (Karpuz Kabuğuna Yazılar
Yazan Çocuk, Karpuz Kabuğundan Nice Yaşlara, Doğum Günün Mübarek Olsun: ) - 3 Ekim)
5 Ekim 2017 tarihinde, TSİ. 21.40’ da Terazi/Koç Aksında, Koç Burcu 12 °’de Dolunay gerçekleşecektir. Bir önceki 6 ay evvel 28 Mart 2017 de gerçekleşen Koç Yeni Ay’ının sağlamasını yapacağız. Sağlamasını yaparken en yakınında gerçekleşmiş olan Başak Yeni Ay etkileri ile sentezlemeniz gerekiyor. Anlatabildim umarım. Dolunay fazları düşünce şatosunun muhasebe odasıdır. Yeni Ay’lar ise elimizdeki malzemelere bakıp, ocağı yakıp, yemek yapmak ve ortaya yemeği çıkarmak için işe koyulduğumuz mutfağıdır. Koç Burcunda cereyan eden Dolunay evresinde, beraber 6 ay öncesine dönelim şimdi. Þu soruları kendimize soralım;
Ne gibi kararlar aldık ne türden plansız programsız işler
için eyleme geçtik, neler var bir anda hem yapıp hem pişman olduğumuz, neler
var o günlerde ortaya çıkan, hala devam eden, çözmek yerine daha bir düğüm
haline getirdiğimiz konular. Neleri çözdük, hangi konularda korkaktık, neden
korkuyorduk, nerede motiveye ihtiyacımız vardı, öfke, hırs, ani girişimler,
sabırsızlık nedeniyle neleri mahvettik, ne kadarının farkındayız ne kadarını
toparlayabiliriz, neler için mücadele veriyoruz, sayısı belli olan nefesi,
sermayemiz olan zamanımızı niçin, hangi şey adına mücadele ederek tüketiyor,
harcıyoruz, o değerli zamanımız, o bugünlerin yaşlılığı da var, enerjimizi
savurduğumuz işler, uğraşlar, kişiler, alma-verme dengesinde, bizi ne kadar
tatmin ediyor, ilişkilerimizdeki alma -verme dengesi, ben-sen, biz dengesi ne
durumda. Nelere sinir oluyoruz, beynimizdeki sinir uçları, o elektrik kablosuna
benzeyen ince teller, ne gibi durum-şartlarda yüksek gerilime tutulmuş gibi oluyor.
O günlerde aldığımız kararda mıyız? Nasıl gidiyor? Beslemek adına neler
yapılmalı, neler yapıyoruz, Gidişat nasıl? Memnun muyuz? Değil miyiz?
İstediğimizi almak için, harekete geçtik mi? Biz ne kadar istekliyiz ne kadar
netiz? Savaşmak kelime anlamıyla negatif bir kelimedir, ama savaşmak kelimesi
duruma göre değişebilir, bir kanser hastasının yaşama tutunmaya çalışması, bir
insanın hak ettiği yerde olması için, şartları zorlaması, hak etiğini almak
adına ısrarla üzerinde durması da savaşmak kelimesinin içine dahil olmuş
pozitif davranışlardır. Savaşımız ne durumda? Hepimiz bir değişimin içine
girdik, yalnızca insan mı, ülkeler, sınırlar, yönetimler tüm dünya genelinde
yadsınamaz bir değişim içindeyiz, kurumlar, kavramlar, inançlar, değerler,
çeşitli toplumsal ve sosyal yapılanmalar hepsi bir değişimin içinde, bu
değişimin hangi tarafındasın? Hayatını şerre yeldiren mi? Hayatını hayra
yönlendiren mi? Yaptığın işler, beyninde dolaşan düşünceler, kurduğun cümleler,
hobilerin, zamanını doldurduğun her bir uğraş, özel çevrende bir anda hayatına
dahil olan insanlar ve bunlarla kurduğun iletişim, düşünce ve genel hayatına kattıkları,
verimli ve çorak durumlar, işte bunlar bu değişimin içinde, hayr mı şer mi
tarafına doğru gittiğinin göstergesidir.
Þimdi bu soruların yanıtlarını, dürüstçe, mantıklı,
hakkaniyetli bir şekilde vermemiz gerekiyor.
Koç Dolunayında Terazi Güneş’in, Koç’taki Ay’a yansıttığı
ışık ile, Ay’ın yani iç aleminin odasında yüksek voltajda bir ışık yanmaya
başlayacak, Kendini dışarıdan da görebileceksin, korkma! Hatan vardır mutlaka
kabul et, hatanın olmadığı durumlar da var, yanlış anlaşılmalar var Korkma!
Gerçeği göstermek, ortaya çıkarmak adına harekete geç! Terazi Adalet, Koç
Savaşmak, mücadele vermek, yeniden başlamak, öncülük etmek, zoru başarmak,
fethetmek, çoğu zaman plansız programsız harekete geçip, sonradan ben ne yaptım
diye düşünse de bazen anlık harekete geçmesiyle sonradan daha da kötü olacak
şartları, başından önleme yetisine de sahiptir. İnce bir ayar gerekiyor şimdi,
insanın en büyük yardımcısı yine kendisidir, kendi aklı mantığıdır, Koç Beyin
yapısını himaye eder, Beynimiz bizim koruyucumuzdur, yönlendiricimizdir,
kurtarıcımızdır, şimdi Beyninin odacıklarına gir, plan bir program dahilinde ve
sabırla gitmenin şart olduğu hayatına yön verecek, dönüm noktan olacak konular
neler, şimdi, bir an evvel ince ince düşünmeyi, artık korkmayı, çekinmeyi
bırakıp harekete geçmen gereken, yaşamın için önemli olan, yön verecek olan,
dönüm noktan olacağını bildiğin konular, girişimler neler? Muhasebe odasında o
dev ışığın altında sağlamasını yapman gerekiyor sanırım. Ki zaten bunun
sağlamasını yapmanı gerektirecek bir şeyler olup beynindeki düğmeye basacaktır.
Umarım farkında olursun. Bu satırlar yine hatırlatacak kendini!
Ay fazları insanın nefsine çalışır, bizler beden adını verdiğimiz
bir ceset taşırız, o cesedin içinde bir ölümsüz ruh, bir ölümsüz bellek taşırız,
bir de kendimizden ürettiğimiz nefs taşırız. Düşün şimdi, vahşi bir hayvan,
bebekliğinden alırsın, ya da evcil bir hayvan sahiplenirsin, düşün ki o
nefstir, durdan anlamaz, yoktan anlamaz, yapmadan anlamaz, ihtiyaçlarını
giderirken temizlikten anlamaz, ısırmaması gerektiğini, can yaktığını anlamaz,
eğitmek gerekir, önce yavaş yavaş ihtiyaç eğitimi veririz, kumu, mumu neyse
işte onu öğretmeye çalışırız, sonra can yaktığını, ısırdığında canımızı
yaktığını anlaması için çeşitli uygulamalar deneriz, onu da öğretiriz,
ehilleştiririz. O hayvancağız nefsimizdir aslında, hepimiz çiğ bir tarafa
sahibiz, dünya okulunda bulunma nedenimizde o çiğ tarafları keşfetmek değil mi?
Eğitmek, eğitilmek değil mi? Ne gelirse başımıza nefsimizden gelmez mi? Huzur
da, huzursuzluk da nefsin emrine amade olmak ya da nefsi ehilleştirip kendimize
ram etmekten gelmez mi? bir kedim vardı
bir zamanlar, nasıl yetiştirdim ise artık, minicik sinekten, örümcekten
korkardı, civcivlerle oyun oynardı, köpeklerden kaçmazdı, fön makinesinin
sesini duyduğunda köşe bucak gizlenecek yer arardı, yerinden zor çıkarırdım,
adı zır deli idi ama alakası yoktu, zır deli olan sahibi, yani ben idim. Neyse dağıldık
yine, toparlayak da kaçak.
İşte Koç Ay Fazında şayet çiğ ise, henüz bu yön ehilleştirilmedi ise, kibir, ego, anlık davranışlar, düşüncesizce hareketler, sözler, kırıcı, yakıcı, meydan okuyucu, tahrik edici durumlarla biraz sınavımız olabilir. Kişi aştı ise bu halleri Ay fazından bu yönde elbette sarsılmaz etkilenmez, Hadi biraz daha açalım mı?
Þu kendini dev aynasında görme halleri, gör, sana görme diyen
yok da iletişimde, ilişkide olduğun kişileri ezmeye kalkışma! Bazen yüksek
perdeden konuşur insan, konuş, konuşma diyen yok da kimlerin kalbini inciteceğini
ve o kalpte yaptığın hasarın o insanın nasıl devleşmesine katkı sağlayıp, senin
gün gelip ayağına dolaşacağını, o atlas kumaştan, yüksek yüksek
yerlere taktığını sandığın perdeni, indirme ihtimali olduğunu da unutma!
İnsan insanla sınanıyor, bunda artık hepimiz hemfikiriz değil
mi? Kötülük, saygısızlık, adaletsizlik, ben merkezcilik, düşüncesizlik, Hakkın
insanın mayasına kattığı değildir, insanın bizzat kendi nefsinden
işledikleridir.
Zühre ve Merih, Başak Burcunda kavuşumda, bir yanı ile, Savaş
ve Barış bu küresel güçleri ilgilendirir, o alana çok girdim eski yazılara
bakın, bir yanı ile ilişkiler, evlilikler, finans dünyasını ilgilendirir. Bir
yanı ile sulh ilan etme bir yanı ile savaş açmayı ilgilendirir. Biri eril
diğeri dişil enerji, biri dışa dönük, diğeri içe, biri uzlaşıdan, huzurdan,
konfordan, hedonizmden, merhametten, ait olmak isteğinden, diğeri savaşmak,
tartışmak, üstünlük kurmak, maceraya atlamaktan, katılıktan, kabalıktan,
bencillikten, aç gözlülükten, acımasızlıktan, mücadeleden yana, alt kimliğine
ait bu veriler, elbette her kötünün içinde iyi de var, Hayatımızda bu alandaki
eril ve dişil enerjinin bizlerdeki tezahürünü test edeceğimiz, etmemiz gereken
sebepler önümüze gelecektir. Bu konularda denge ne alemde hem eril hem dişil
kalıplar hepimizde mevcut, bunun dengesini nasıl sağlıyoruz, aşırı dişil enerji
ile yüklü insan, bunu dengelemezse kendini çok fazla yorar, aşırı eril enerjiye
sahip olan, sürekli huzursuzluğun içinde olur, bazen başı eğmek, bazen başı dik
tutmak gerekir, işte buna ait dengemizi düşünmemiz gereken bir süreç içine
gireceğiz. Hadi biraz daha açalım, evin reisi kim? Ya da reis ünvanını aldı ama
içini ne kadar doldurabiliyor, evin sultanı, hanımı kim, bu ünvanı aldı ama
içini ne kadar ve nasıl dolduruyor, hak ediyor. Kadın ve Erkek hepimiz için
hayatımızdaki dengesizliğin ana temeli iki farklı cinsin sahip olduğu temel
olumlu özelliklerini dengeleyememiş olmamızdan kaynaklı olduğunu görmemiz,
bilmemiz, anlamamız gerekiyor. Erkekler için, sahip çıkma, koruma, sorumluluk
sahibi olma, güven verme gibi duyguları yeniden kontrol etmesi, kadınlar için
ise, merhamet, sadakat, üretim, yeni hobiler, uğraşlar edinme, daha cesur olma,
yalnızlığın korkulacak bir şey olmadığını kabullenme zamanı olacaktır. Bilmem
kimin hayatı ne alemde, kimler boşanma arefesinde, kimler evlilik hazırlığında,
kimler finans olarak zorlanıyor, kimler yeni bir bütçe ile doğruluyor, yeniden
mücadeleye başlıyor. Bu konu başlıklarını, hayatında buna benzer durumlar şu
anda gündeminde olanları yakinen ilgilendirecektir. Durduk yere yuvanda huzurlu
isen, Zühre ile Merih kavuşmuş ise, seni etkilemez Finans alanında, ya da şöyle
diyelim hayat mücadelesi, ekmek kavgasında hepimiz bir şekilde zorlanıyoruz,
sıkıntı yok, zorlanacağız da yaptığımız iş, geçimimizi temin ettiğimiz, emek,
zaman verdiğimiz iş tatmin etmiyor ise artık, tatmin edici çözümlere gideceğiz,
Beyhude yere yorulmak, mücadele etmek yok artık! Onun bunun zamanı, emeği
değerli de seninki mi değersiz! Bunu düşündürecek sanırım. İlişkilerde yoğun
olarak çatışma dönemidir bu dönem, öyle iki kozmik aşığın kavuşması vs.
martavalları değil, zira Zühre ve Merih kavuşması, mit kaynağında, Zühre’nin
iffetsiz yönü, Merih’in başını derde soktuğu fütursuz davranışlarıdır.
Aklınızda kalsın bu e’ mi. Mite göre savaş kavramı da bu yüzden çıkmıştır
zaten. Zühre’nin eşi ise Vulcan’dır, hani şu demirci. Koç Dolunayına eklenmiş
Zühre-Merih kavuşumuyla dürtüsel olarak hareket edip, başı belaya sokmaya gerek
yok. Saygının, merhametin olmadığı, kadının kadınlığını, erkeğin erkekliğini
bilmediği, görevlerini yapmadığı resmi birlikteliklerde sorunlar var ise,
uzatmaya artık lüzum yok. Kısacası Boşanmalar dönemine girdik Hayırlı Olsun
cümleten. Olan çocuklara oluyor ya, çocuk ziyanı işte :( o da onların imtihanı,
her biri güçlü bireyler olacak, acıdan doğar insan, umarım yeniden
kendilerinden kendilerini doğurmayı başarır o çocuklar…
Koç Dolunay Etkilerini kendi üslubumca ifade etmeye çalıştım.
Yazarken değil, okurken hele hiç değil, yaşarken hatırlatacaktır.
Velhasıl-ı kelam: Sözün Özü, yıl ortası itibariyle kaleme
aldığım her satır, yarınlara yazılmıştır. Satürn Oğlak, Uranüs Boğa, Ay
Düğümleri Yengeç/Oğlak aksı, Müşteri-Jüpiter Akrep- Yay ve Þiron Koç geçişinin
yeryüzünde insan şuurunda, ülke yönetimlerinde söz sahibi olmuşların şuurunda,
coğrafi kader üzerinde etkin olmaya namzet tesirlerinin neler olabileceğini,
bizleri hangi hal içinden alıp, hangi hale geçirme olasılığının yüksek olduğunu,
ay fazları makalelerinin arasına serpiştirdim. Ayrı ayrı her bir
transit/geçişin etki sahasını daha sonra kaleme alacağım.
Son günlerde sık sık, gayret, sabır, inanmak diyorum, sık sık
insan isterse, inanırsa, gereken gayreti samimice verir ve samimice inanırsa,
şu dar-ı dünyayı kendine ve çevresine geniş edebilir bunu anlatıyorum. Örnekler
veriyorum, yerli-yabancı hepimizin bildiği isimlerin hayatlarından, nereden
nereye geldiklerinden, yollarında yürürken nelerle karşılaştıklarından, hangi
koşullarda büyüdüklerinden bahsediyorum.
Bedel ödemeden, bedel kelimesi belki ağır bir kelime, şöyle
diyelim, belli dozlarda yaşam standartlarımızdan fedakârlık yapmadan,
düşlediğimiz gelecek için emek vermeden, şikayetçi olduğun konuların dışına
çıkamazsın diyorum. Ve bu emeği bir
zaman kalıbına sıkıştırmadan, istediğinizi putlaştırmadan, şuraya kadar çaba
veririm, daha ne kadar vereceğim vs. deyip pes etmeden yürümeye devam edersen
zafer senindir diyorum. Bu zafer kölesi gibi uğraştığın için ustalık belgesini
alıp zirveye çıkmak diyorum. Kimse için değil, kendin için evet salt kendin
için, kendi göğünün gönderine bayrağını çekmek için. Zira insanlar için, onun
bunun şunun için başarılı olmak büyük bir aptallıktır ne yaparsan yap ne kadar
mükemmel olursan ol, işinle alakalı eline su döken kimse olmasa ve söz söyleyen
bulunmasa da sözünün üstüne bil ki, her vakit biri çıkacaktır, seni demorilize
etmek isteyen, haksız ve fesatça eleştiren, kıskanan vs. Bu yüzden insanlar
için değil kendin için zafere yürü diyorum. En büyük rakibin kendin, en büyük
dağ kendin, en acımazsız eleştirmenin kendin, köle de sensin usta da sen, nasıl
ki yıkıntıların arasından bin bir zorlukla ayağa kalktınsa, yeniden yıkılsan da
yeniden düşsen de yine kalkarsın ayağa, nefes aldığın sürece umut var diyorum.
Yaşa başa takılma, yaşım geçti şu geçti bu geçti deme, içinde bir inancı, umudu
olan, gayreti olan insanın yaşı yoktur. Ömrünü şikâyet ile, şu dünyadan bir
murad almadım demekle mi heba etmek daha güzel, yaşın başın ne olursa olsun,
beynini şeytanın çalışma ofisi yapmak yerine, son nefese dek bir ideal için
çaba vermek mi daha güzel. Seçim senin diyorum. Bu ömür öyle ya da böyle
nihayetlenecek, yazık etmeyin bize bahşedilmiş akıl ve kalp ile süslenmiş, ruh
denilen bir bilinmez olgu ile can verilmiş şu onore edilmiş insanlığımıza. Aşk
-meşk vs. konuları gelmesin aklınıza, eninde sonunda kendini imha edecek olan
dünya okulunda dolarken karnelerimiz, bir şey büyüt, bir şey keşfet, bir şey
yap anlamlı bir iz bırakacak, dalma fazla beşerî aşkın acılar denizine, bir
ilim, bir sanat, bir bilim, bir gönle girmek, bir insani davanın neferi olmak,
bir çocuk yetiştirmek…Ömrünüzün içine bunları da alın, bunlar da var diyorum.
Kötülüğün kol gezdiği bu çağda, ruhunu şeytana ipotek vermişlerin çoğaldığı bu
çağda, o kervana dahil olmaktan ancak kendini böyle koruyabilirsin diyorum.
Önce kendin için ayağa kalk, bir uğraşın olsun ahlaklı, erdemli, kendini
doğrult önce yaptığın işle ilgili, sonra el ver, sonra destek ver samimi
olduğuna inandığın, çeşitli testlerden geçirdikten sonra kendisinden emin
olduklarına, faydalı bir iş yap diyorum. Koç Mücadele demektir, İnsanı ayakta
tutan mücadele gücüdür, o güzelim beyninizi, yüreğinizi, o güzel ömrünüzü,
değerli nefes ve zamanınızı, gıybet ile, fesatlık ile, kuyu kazmak ile,
kıskançlık ile, aynanız zannettiğiniz ve her defasında yanıldığınız beşeri
ilkel aşk ile, ve getirisi olan çöküşlerle, hırslarla, nefretlerle tüketmek
yerine, oraya buraya aşk meşk için bir çare diye gitmekle enerjinizi heba edeceğinize,
bu keşmekeşin içinde mücadele edeceğinize, çırpındıkça batacağınıza, bir ulvi
düşünceniz olsun, bir gayretiniz olsun sizi sakinleştirecek bir uğraşınız olsun
diyorum. O karnelerde aşk notu yok bilesiniz. Ve aşk ile sınanmalarınızın bir
bölümü nefsinizdendir, bir bölümü ise imtihandır, lakin günümüzde Ne siz
Yusuf’sunuz artık ne de O Züleyha. Kırk yılda bir belki, adı imtihan olmuş
Sevdalar…Yusuflar, Züleyhalar…
Sevgimle Kalın e’mi
Elif Hece Öztürk
30 Eylül 2017-
Tahran’dan bildircem canım öyle istedi
Hayat Felsefemin Özetidir Bu Sezen şarkısı, gerek yok leyn isyan etmelere, deli misin?
Akıllım: )
(5) YORUMLAR ( Yorum Ekle )
Gönderen: Özlem kýlýçYetinmeyi bilmek - Kalbime ekli kıymetlim. Hayatımda yetinmeyi hep bildim de istemeyi bilemedim. Þimdi de sayende bindim bir bilinmezliğe gidiyorum güzelliğe. İyi ki varsın. Teşekkürler..
1 Kasım 2017, Çarşamba, 08:21
Gönderen: Özlem kýlýç
Yetinmeyi bilmek - Kalbime ekli kıymetlim. Hayatımda yetinmeyi hep bildim de istemeyi bilemedim. Þimdi de sayende bindim bir bilinmezliğe gidiyorum güzelliğe. İyi ki varsın. Teşekkürler..
2 Ekim 2017, Pazartesi, 21:28
Gönderen: ramazan
konu yok - Selamlar Elif hanım.
Derki sitesi üzerinden yazılarınızı takip ediyorum. Her daim "ilaç gibi" yazdığınızı ifade etmek için bu satırları yazıyorum.
Selamlar Saygılar Sevgiler.
2 Ekim 2017, Pazartesi, 14:44
Gönderen: selin
ÞÜKÜR ki; - yine sana yazmayı, yine bana okumayı nasip etti ALLAH (C.C).. Nefsi tanımış ve tanıtmayı amaç edinmiş, kalbinden duygularla hareket edip ruhundan öğretileri gizlediğin yine muhteşem bu yazın için de ALLAH (c.c) senden razı olsun..
Not: hani ruhlar aleminde tanışmışlar tanışırmış ya bu dünyada.. şimdi her şey sanal olan bu dünyada seninle bizlerde tanışmış oluyoruz ve halleşiyoruz ya buralarda böyle, acaba ruhlarımız tanışmış mıdır bizimde diye düşündürdü bu şarkıyı dinlemek bana.. ruhum ruhunu seviyor.. Sağ olasın var olasın..
1 Ekim 2017, Pazar, 07:29
Gönderen: Nalan
Söyleyin birilerine dünya onun etrafında dönmüyor her istedigide istediği zamanda olmazzz😊 - İşte Koç Ay Fazında şayet çiğ ise, henüz bu yön ehilleştirilmedi ise, kibir, ego, anlık davranışlar, düşüncesizce hareketler, sözler, kırıcı, yakıcı, meydan okuyucu, tahrik edici durumlarla biraz sınavımız olabilir. Kişi aştı ise bu halleri Ay fazından bu yönde elbette sarsılmaz etkilenmez.Ellerine emeğine yüreğine sağlık gurban.Kulaga kupe,beyne kazılması gereken öğütler yine.Sevgimle 😘❤️🌹🌷🌹❤️
30 Eylül 2017, Cumartesi, 22:13